SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-İYDEYN

<< 513 >>

EK SAYFA – 513-2

باب: الحراب والدرق يوم العيد.

2. Bayram Gününde Mızrak Ve Kalkanla Oynamak / Halay Çekmek

 

حدثنا أحمد قال: حدثنا ابن وهب قال: أخبرنا عمرو: أن محمد بن عبد الرحمن الأسدي حدثه، عن عروة، عن عائشة قالت:

 دخل علي رسول الله صلى الله عليه وسلم وعندي جاريتان، تغنيان بغناء بعاث: فاضطجع على الفراش وحول وجهه، ودخل أبو بكر فانتهزني، وقال: مزمارة الشيطان عند النبي صلى الله عليه وسلم، فأقبل عليه رسول الله عليه السلام فقال: (دعهما). فلما غفل غمزتهما فخرجتا.

وكان يوم عيد، يلعب السودان بالدرق والحراب، فإما سألت النبي صلى الله عليه وسلم، وإما قال: (تشتهين تنظرين). فقلت: نعم، فأقامني وراءه، خدي على خده، وهو يقول: (دونكم يا بني أرفدة). حتى إذا مللت، قال: (حسبك). قلت: نعم، قال: (فاذهبي).

 

[-949-] Aişe (Radiyallahu Anha) şöyle demiştir: "Bir gün Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem odama gelmişti. O sırada yanımda iki kız çocuk vardı ve Buas savaşlarını anlatan şarkılar / marşlar söylüyorlardı. Nebi Sallallâhu aleyhi ve Sellem döşeğe uzandı ve yüzünü diğer tarafa çevirdi. Bir süre sonra Ebu Bekir geldi ve beni:  "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında şeytan işi çalgılarla eğleniyorsunuz, öyle mi?" diye azarlamaya başladı. Bunun üzerine Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona yönelerek; "Rahat bırak çocukları!" de­di. Ben de Ebu Bekir'in boş bir anından faydalanıp çocuklara gözümle işaret ettim ve çıktılar.

 

Tekrar: 952, 987, 2907, 3530, 3931

 

 

[-950-] "Bir bayram günüydü. Habeşliler mızrak ve kalkanlarla halay çekip oynuyorlardı. Oyunu görmek istiyordum fakat Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bu isteğimi söyleyip söylememekte tereddüt ettim. Bana; 'Oyunu görmek ister misin?' diye sorunca 'Evet' dedim. Nebi Sallallahu aleyhi ve Sellem beni tutup arkasına aldı ve ben de çenemi omuzuna dayayıp oyunu izlemeye başladım. Bu sırada yanağım onun yanağına değiyordu. Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem oyun oynayanları gayrete getirmek maksadıyla: 'Haydi bakalım Erfide oğulları  Beni Erfide, görelim sizi!' diyordu. Bir süre sonra ben artık sıkılınca, Nebi sallallâhu aleyhi ve sellem bana: 'Bu kadar yeter mi?' diye sordu. Ben 'Evet' deyince 'İyi öyleyse, haydi git' buyurdu."

 

 

AÇIKLAMA:     İbn Battal şöyle demiştir: "Aslında bayramda silah taşımak ve bayram na­mazına giderken silah almak uygun değildir. Fakat o dönemde Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in savaş halinde olduğu ve düşmanları bulunduğu için silahların gösterilmesini uygun gördüğü düşünülebilir. Ancak bu konu başlığı altında nak­ledilen rivayetlerde Resulullah (s.a.v.)'in mızrak taşıyan kimselerle birlikte bayram namazının kılınacağı yere gittiği anlatılmadığı gibi ashabına si­lahlarını hazırlamalarına yönelik bir talimat verdiği de zikredilmemektedir. Kısa­cası konu başlığı ile başlık altında nakledilen rivayet arasında bir uyum bulunmamaktadır."

 

Zeyn İbnü'l-Müneyyir bu görüşe şöyle cevap vermiştir: "İmam Buhârî bu hadisi 'bayram günlerinde düzenlenen eğlencelere diğer günlerdeki eğlencelere göre daha toleranslı davranıldığını ve bunda bir sakınca bulunmadığını göster­mek' maksadıyla zikretmiştir."

 

Ayrıca konu başlığında bu oyunun bayram namazı kılmak üzere musallaya giderken oynandığına dair bir kayıt da bulunmamaktadır. Rivayetten ilk bakışta anlaşılan, Habeşlilerin Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem musalladan döndükten son­ra oynadıklarıdır. Çünkü Resul-i Ekrem sallallâhu aleyhi ve sellem günün ilk vakitlerinde musallaya gitmek üzere çıkar ve namazı kılıp dönerdi.

 

Zührî'den nakledilen rivayete göre Hz. Aişe'nin yanında şarkı söyleyen kız çocuklar aynı zamanda def de çalıyorlardı.

 

Bekrinin kaydettiğine göre burası Medine'ye iki gece uzaklıkta bir yer ismidir. Hattâbî bu isimle ilgili olarak şu açıklamada bulunur: "Buâs, Araplar arasında meydana gelen ve çok bilinen savaşlardan birisidir. Bu savaşta Evs ka­bilesi, Hazreç kabilesinden birçok kişiyi öldürmüşlerdir." İbn İshâk gibi tarihçi­lerin kaydettiğine göre söz konusu savaş İslâmiyet gelene kadar aralıklarla yüz yirmi yıl sürmüştür.

 

İmam Buhârî ile İmam Müslim'in sahihlerini şerheden bazı âlimler İbn İs-hâk'ın bu görüşünü esas alarak açıklama yapmışlardır. Fakat bu, tartışmaya açık bir görüştür. Çünkü bu görüşe göre söz konusu savaş yüz yirmi yıl devam etmiş­tir. Halbuki ileride de açıklanacağı gibi  Buâs savaşı Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye hicret etmeden otuz yıl önce meydana gelmiştir.

 

"Şeytan işi çalgılar" diye tercüme ettiğimiz ...... kelimesi şarkı veya def anlamına gelir. Ayrıca (flüt, kaval vs..gibi) üflemeli çalgılara da bu ad verilir. Söz konusu çalgıların şeytana izafe edilmesi, bunların boş işlerle uğraşmak anla­mında olmasından kaynaklanır. Ayrıca kalbi Allah'ın zikrinden uzaklaştırıp ge lete düşürmesi dolayısıyla da şeytan kelimesiyle birlikte anılmıştır.

 

Bu rivayette Resulullah'ın sallallâhu aleyhi ve sellem Hz. Ebu Bekir'e: "Rahat bırak çocukları!" dediği görülmektedir. Başka rivayetlerde şöyle bir ek de bulunmak­tadır: "Ey Ebu Bekir, her toplumun bir bayram günü vardır, bu da bizim bayra­mımızdır." İşte bu ifade Resul-i Ekrem'in sallallâhu aleyhi ve sellem, Hz. Ebu Bekir'e niçin "Rahat bırak çocukları!" dediğini açıklamakta ve emrinin gerekçesini gös­termektedir. Ayrıca Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem burada durumun onun düşün­düğü gibi olmadığını da açıklamıştır. Çünkü Ebu Bekir, o çocukların Resulullah'ın sallallâhu aleyhi ve sellem haberi olmadan şarkı söylediklerini düşünmüştür. Zira Aişe'nin odasına girdiğinde Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in üzerine örtüyü çekip yattığını görünce onun uyuduğunu sanmıştır. İşte tüm bunlara ek olarak şarkı söylemek ve boş işlerle uğraşmak gibi işlerle uğraşmanın doğru olmadığına ve yasaklanması gerektiğine de inandığı için kızı Aişe'yİ azarlamışlar. Burada Hz. Ebu Bekir, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in vekîli gibi hareket etmiş ve hemen olaya müdahalede bulunmuştur. Zira ona göre gördüğü bu durumun müdahale edilip düzeltilmesi gerekmektedir. Fakat Resulullah (s.a.v.) ona olayın gerçek yüzünü anlatmış ve konuyla ilgili hükmü anlatarak bu hükmün gerekçe­sini de söylemiştir; bu bir bayram günüdür ve neşe içinde geçirilmesinde bir sakınca yoktur. Dolayısıyla düğünlerde olduğu gibi, bayram günlerinde de bu tür eğlenceler meşrudur. Bu olayla ilgili olarak bazılarının "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onayladığı bir şeyi Hz. Ebu Bekir'in yadırgayıp reddetmesi nasıl mümkün olabilir?" diye ortaya attıkları ve cevabını bulmak için zorlama yorumlara kalkıştıkları sorunun cevabı da böylece verilmiş olur.

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1. Müşriklere ait bayramlarda eğlenceler düzenlemek ve bu eğlencelere ka­tılmak kısacası onlara benzemek çok kötü bir davranıştır (mekruh).

 

2. Aile bireylerinin bayram günlerinde eğlenmelerini ve neşelenip bedenen rahatlamalarını sağlayacak eğlenceler düzenlemekte bir sakınca yoktur. Bununla birlikte böyle bir eğlenceye kalkışmamak daha iyidir.

 

3. Bayram günlerinde neşemizi ve sevincimizi göstermek dinin genel pren­siplerindendir.

4. Bir baba, kocasıyla birlikte odasında oturan kızının yanına girebilir. Ta­raflar arasında böyle bir âdet oluşmuşsa bunda herhangi bir sakınca yoktur.

 

5. Müdahale edilmesi gereken bir durum söz konusu olduğunda koca bu görevi yerine getirmese bile baba müdahale edebilir; kocasının huzurunda kızını uyarıp terbiye kurallarını öğretebilir. Çünkü çocukları terbiye etmek babaların görevidir.

 

6. Kocalar eşlerine karşı çok şefkatli olmalıdır. Hanımların sevgisini kazanmak ve gönüllerini almak erkeklerin bir görevidir.

 

7. Hayırlı ve erdem sahibi büyüklerin bulunduğu mekanlarda herhangi bir günahı olmasa bile boş işlerden ve eğlencelerden uzak durmak gerekir. Fakat onların izni olursa bu tür eğlencelerde bir sakınca olmaz.

 

8. Bir öğrenci hocasının huzurunda müdahale edilmesi gereken bir olay meydana geldiğini görürse derhal onu düzeltmeli, hocasının müdahalesini bek­lememelidir. Zira böylesi bir davranış hocaya olan saygının ve edebin bir göster­gesidir.

 

9. Öğrenci hocasından öğrendiği usul ve bilgiyi esas alarak onun huzurunda fetva verebilir. Fakat burada şöyle bir ihtimal de söz konusu olabilir: Hz. Ebu Bekir, Resulullah (s.a.v.)'in uyuduğunu düşünmüş ve uyanıp kızına kızmasından endişe etmiştir. İşte bunu önlemek İçin de hemen müdahalede bulunuştur.

 

10. Hz. Aişe'in çocuklara gözüyle İşaret ettiğini ve onların da çıkıp gittiklerini ifade etmesi şunu göstermektedir: Babasının kendisine kızacağından endişe eden Hz. Aişe, Resulullah (s.a.v.)'in müsaadesine rağmen babasının gönlünü hoş tutmak için çocukları çıkarmış ve onun hatırını kırmamıştır. Hatta kendisinden büyüklerin bulunduğu bir ortamda edebinden dolayı o çocuklara "Haydi gidin!" gibi sözlü bir emir vermemiş, sadece işaretle yetinmiştir.

 

11. Kız çocukları şarkı, türkü vs. söylerken dinlemekte herhangi bir sakınca yoktur, Çünkü Resul-i Ekrem (s.a.v.), kız çocukların şarkı söylemele­rine müdahale etmemiş, aksine Hz. Ebu Bekir'in müdahalesini önlemiştir. Hatta çocuklar Hz. Aişe kendilerine işaret edene kadar şarkı söylemeye devam etmiş­lerdir. Fakat burada şunu belirtmek gerekir ki bu cevaz hükmü, fitneye yol aç­mamak ile kayıtlıdır. Her şeyin en doğrusunu sadece Allah bilir.

 

(Erfide Oğulları) Bu ismin Habeşlilerin lakabı olduğu söylenmiştir.

 

Muhib et-Taberî şöyle demiştir: "Resulullah (s.a.v.)'in bu sözü başkalarına tanınmayan hoşgörü ve toleransın onlara tanındığını göstermekte­dir. Çünkü aslolan mescitlerin bu tür eğlence ve oyunlara açılmamasıdir. Dolayı­sıyla bu hüküm sadece bu kişilere özeldir; başkalarına tanınamaz."

 

es-Serrâc, Ebü'z-Zinâd  Urve İbnü'z-Zübeyr  Hz. Aişe senediyle bu rivayetle ilgili şöyle bir ayrıntı nakletmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem o gün şöyle buyurmuştu: "Yahudiler bizim dinimizin çok rahat ve geniş bir din oldu­ğunu bilecekler. Ben Hanîf ve müsamahakâr bir din ile gönderildim." Resulul­lah (s.a.v.)'in bu sözü yukarıda belirtilen hükmün sadece Habeşlilere has olmadığını göstermektedir.

 

Hz. Aişe'nin "ben artık sıkılınca" şeklindeki ifadesi Zührî'den nakledilen ri­vayette "sonunda oyunu izlemekten bıkan ben oldum" diye geçmektedir. Bu rivayetin farklı varyantları şöyledir:

 

Sonra Resulullah (s.a.v.) benim önümden çekildi ki kalkıp gi­den ben olayım." (Müslim rivayeti.)

 

Nesâî'nin Yezîd İbn Rumân'dan naklettiği rivayet şöyledir: "Resulullah (s.a.v.) bana: Hâlâ doymadın mı, hâlâ doymadın mı? diye soruyordu. Ben ise Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana ne kadar değer verdiğini gör­mek için "Hayır doymadım" diyordum."

 

Nesâî'nin Ebu Seleme yoluyla naklettiği rivayet şöyledir: "Ben Resul-i Ekrem (s.a.v.)'e: "Ey Allah'ın Resulü ne olur acele etme!" dedim. Fakat o benim önümden kalktı ve: "Haydi, bu kadar yeter" dedi. Ben ise: "Ne olur acele etme!" diye isteğimi yineledim. Benim oyunu izleyip keyif almak gibi bir maksa­dım yoktu. Fakat diğer kadınların benim Resulullah (s.a.v.) için ne ifade ettiğimi ve Resulullah (s.a.v.)'in benim için ne kadar kıymetli olduğunu görmelerini istiyordum."

 

Kitâbü'n-Nikâh 'ta Zührî'den nakledilen bir rivayet: "Yaşları küçük kız ço­cukların oyuna ne kadar düşkün olduklarını varm siz düşünün!" şeklindedir. Bazı bilginler bu rivayeti esas alarak İslâm'ın ilk dönemlerinde söz konusu olan yuka­rıdaki hükmün daha sonra neshedildiğini iddia etmişlerdir. Fakat onların bu görüşü Hz. Aişe'nin: "Resulullah (s.a.v.) o sırada beni omuzundaki ridâsı /atkısı ile sarmıştı" şeklindeki sözü esas alınarak reddedilmiştir. Zira bu ifade söz konusu olayın hicâb/örtünme emri geldikten sonra yaşandığını göster­mektedir. Ayrıca yine Hz. Aişe'nin: "Fakat diğer kadınların benim Resulullah (s.a.v.) için ne ifade ettiğimi ve Resuîullah (s.a.v.)'in benim için ne kadar kıymetli olduğunu görmelerini istiyordum" şeklindeki ifadesi bu sözü kumaları için söylediğini göstermektedir. Zira maksadı onlara karşı övün­mektir ve anlaşıldığı kadarıyla bu olay onun ergenlik çağına girmesinden sonra yaşanmıştır. Zaten İbn Hibbân'ın kaydettiğine göre bu oyun, Habeş heyetinin Medine'ye geldiği yıl oynanmıştır. Heyetin Medine'ye gelişi ise hicrî 7. yıla rast­lar. Hz. Aişe ise hicrî 7. yılda on beş yaşında genç bir eştir.

 

12. Savaş için ön hazırlık ve antrenman olması maksadıyla sıçrayarak, çeşitli figürler yaparak silahlarla oynamak caizdir. Yine aynı amaçla ve kılıç kul­lanma becerisini geliştirmek İçin kılıç oyunu {eskrim sporu) yapmak da. caizdir.

 

13. Kâdî Iyâz şöyle demiştir: "Bu rivayet kadınların yabancı erkeklerin çalışmalarını ve yapıp ettiklerini İzlemelerinde bîr sakınca bulunmadığını göster­mektedir. Böyle bir durumda yasak olan davranış şehvetle bakmaktır."

 

İmam Buhârî'nİn bu rivayet için kullandığı konu başlıklarından biri de şöy­ledir: "Kadının herhangi bir şüphe durumu söz konusu olmaksızın Habeşlilere ve başkalarına bakması"

 

İmam Nevevî: "Şehvetle bakmak ve fitneye yol açmasından endişe duyulan durumlar bütün âlimlere göre haramdır. Şehvet söz konusu olmaksızın bakmak ise doğru olan görüşe göre haramdır" demiş ve bu hadisi şöyle yorumlamıştır: "Bu olay yaşandığında Hz. Aişe'nin henüz ergenlik çağına girmediğini düşüne­biliriz. Veya Hz. Aişe'nin Habeşlileri izlerken adamların sadece mızraklarıyla yaptıkları oyunlara baktığını, onların yüzlerine ve bedenlerine bakmadığını da söyleyebiliriz. Bununla birlikte kasıtsız bir şekilde yüzlerini ve bedenlerini görürse bakışlarını derhal çevirmiş olması da ihtimal dahilindedir,"

 

 

باب: سنة العيدين لأهل الإسلام.

3. Müslümanların Ramazan Ve Kurban Bayramlarıyla İlgili Olarak Uyması Gereken Sünnet

 

حدثنا حجاج قال: حدثنا شعبة قال: أخبرني زبيد قال: سمعت الشعبي، عن البراء قال: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يخطب، فقال: (إن أول ما نبدأ من يومنا هذا أن نصلي، ثم نرجع فننحر، فمن فعل، فقد أصلب سنتنا).

 

[-951-] el-Berâ' İbn Âzib (r.a.)'den nakledildiğine göre o şöyle der: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bir bayram namazı hutbesinde; "Biz işte bu günümüze ilk olarak namazla başlarız sonra dönüp kurbanlarımızı keseriz. Kim bu şekilde hareket ederse şüphesiz bizim sünnetimize uygun davranmış olur" buyurduğunu işittim.

 

Tekrar: 955, 965, 968, 976, 983, 5545-5557, 5560, 5563 ve 6673.

 

 

حدثنا عبيد بن اسماعيل قال: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها قالت: دخل أبو بكر، وعندي جاريتين من جواري الأنصار، تغنيان بما تقاولت الأنصار يوم بعاث، قالت: وليستا بمغنيتين، فقال أبو بكر: أمزامير الشيطان في بيت رسول الله صلى الله عليه وسلم؟ وذلك في يوم عيد، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (يا أبا بكر، إن لكل قوم عيدا، وهذا عيدنا).

 

[-952-] Hz. Aişe (r.anha) şöyle demiştir: "Ensardan iki kız çocuğu yanımda bulunuyor ve ensâr'ın Buâs savaşları ile ilgili olarak söylediği şarkılar söylüyorlardı. Fakat bunlar şarkı söylemeyi meslek haline getirmiş şarkıcılar değildi. Bu sırada Ebu Bekir içeriye girdi ve (kızgın bir şekilde): "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in evinde şeytan işi çalgılar ha! Bu ne hal böyle!" diye çıkıştı. O gün bir bayram günüydü ve Resulullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ey Ebu Bekir, her toplumun bir bayram günü vardır, bu da bizim bayramımızdır."